“İyi” Senaryo

Herkes yazabilir, ancak oturup aylarınızı bir senaryo yazmaya ayırmak istiyorsanız öncelikle bir senaryonun ne olduğunu bilmeniz gerekir.

Senaryo Avukatı

“İyi” subjektif bir kelime olsa da burada kasıt yazılan bir senaryonun günümüz film sektöründe karşılık bulup bulmayacağına dair bir kavramdır. İyi senaryo nedir? Kendime sordum durdum bunu. Ve çok geçmeden bazı cevaplar bulmaya da başladım. İyi bir senaryo okuduğunuz zaman, iyi olduğunu anlarsınız -daha ilk sayfadan, ilk sözcükten belli olur. Üslup, sözcüklerin  sayfaya serilişi, hikayenin kuruluş şekli, dramatik durumun hakimiyeti, ana karakterin sunuluşu, senaryonun dramatik önermesi ya da işlenen sorun -bunların hepsinin kuruluşu ilk birkaç sayfa içinde tamamlanmıştır. Çin Mahallesi, Beş Kolay Parça, Baba, Kanunun Kuvveti, Sosyete Kuaförü ve Başkanın Büyün Adamları, bu anlamda mükemmel örneklerdir. der Syd Field Senaryo Yazımının Temelleri adlı kitabında.1 Ki bu sözleri çalıştığı şirkette yüzlerce senaryo okuduktan sonra söylemiştir.

       

“Senaryo nedir?” sorusundan önce “Senaryo ne değildir?” sorusuna cevap vererek başlayabiliriz. Senaryo bir roman veya tiyatro oyunu olmadığı gibi başımızdan geçenleri anlattığımız bir günce de değildir. Şimdi senaryonun tanımına geçebiliriz. Syd Field; senaryoyu, içinde diyalog barındıran, dramatik yapının bağlamına yerleştirilmiş ve resimlerle anlatılan bir hikayedir, diye tanımlar. Aristo’ya göre ise dramatik aksiyonun üç birlik kuralı vardır, zaman birliği, mekan birliği, eylem birliği. Birinci perdede hikayenin kuruluşu verilir. Yaklaşık on sayfada bu tamamlanmalıdır.Karakterlerin tanıtılması, filmin önermesi, filmin atmosferi, karakterler arasındaki ilişkiler burada verilir. IMDB’de üst sıralardaki filmleri bu gözle izlemeye başlayın. İlk on dakikasında neler olup bittiğini görün. Esaretin Bedeli, Baba, Amerikan Güzeli, Çin Mahallesi buna iyi örneklerdir.

Filmde boş bir sahne, senaryo üzerinden konuşursak boş bir sayfa ya da paragraf olmamalıdır. Boştan kasıt ana hikayeye hizmet etmeyen, olarak anlaşılabilir. Senaryoda yer alan her bir sayfanın senaryonun bütünlüğü açısından bir anlamı olmalıdır. Edward Dmytrik, Sinemada Yönetmenlik adlı kitabında; bir senaryo yazmanın, bir çocuğu dünyaya getirmek kadar zor olduğunu söyler. Devamında ise “Bana yeni doğan bebeğinin çirkin olduğunu düşünen bir anne bulun.” diye de ekler.2 Dolayısıyla yazılan sahneleriniz ne kadar güzel olursa olsun ya da daha farklı bir ifadeyle size ne kadar güzel gelirse gelsin eğer hikayenin sonuna hizmet etmiyor ya da karakteri tanıtmıyorsa o yazdıklarınıza kıymanız gerekecek.

Her şey sözcükle başlar ancak senaryoda sözcükler sadece görüntüleri anlatmaya hizmet eder. Rus romanlarındaki gibi sayfalarca anlatılan bir tasviri sinemada tek bir görüntü karesiyle anlatabilirsiniz. Maharet de budur. Tabii bunu yapabilmek için yönetmenin elinde kamera açıları ve ışık gibi enstrümanlar mevcuttur. 

En önemli mesele şu: “Anlatacak bir şeyim var mı?”

Anlatacak bir şeylerin olması için de yaşamak, sürekli gözlemlemek, çokça seyretmek ve bolca okumak lazım. “Oku” diye başlar Kuran’ı Kerim… “Başlangıçta söz vardı…” diye yer alır Yuhanna İncil’inde. Nitekim okumak ve yazmak iç içe geçmiş eylemler olduğu gibi birbirini beslerler.

Robert Mc Kee’nin Senaryo Kuralları3

Robert Mc Kee “Story” adlı kitabında senaryo kurallarını 8 maddede şöyle sıralar(3):

1. Story is about principles, not rules.

2.Story is about eternal, universal forms, not formulas.

3.Story is about archetypes, not stereotypes.

4. Story is about thoroughness, not shortcuts.

5. Story is about the realities, not the mysteries of writing.

6. Story is about mastering the art, not second-guessing the marketplace.

7.Story is about respect, not disdain, for the audience.

8. Story is about originality, not duplication. 

Tek tek açıklayalım. 

1. Story is about principles, not rules.

“Hikaye prensipler hakkındadır, kurallar değil.”  Hikaye yazarken katı kurallara bağlı kalmak yerine, hikayenin temel prensiplerine odaklanmak önemlidir. Prensipler, hikayenin ruhunu ve özünü yansıtırken, kurallar genellikle yaratıcı süreci kısıtlayabilir. Prensipler, esneklik sağlayarak hikayenin doğal akışını destekler.

2. Story is about eternal, universal forms, not formulas.

“Hikaye sonsuz, evrensel formlar hakkındadır, formüller değil.”Evrensel ve zamansız temalar, hikayelerin kalıcılığını sağlar. Formüller genellikle klişelere yol açar ve hikayenin özgünlüğünü zedeler. Evrensel formlar, insan deneyimlerine hitap ederek geniş kitlelere ulaşır.

3. Story is about archetypes, not stereotypes.

“Hikaye arketipler hakkındadır, klişeler değil.” Arketipler( ayrıntılı bilgi için tıklayınız), derin ve anlamlı karakterler oluşturmak için kullanılırken, klişeler yüzeysel ve tahmin edilebilir olur. Arketipler, izleyicinin duygusal bağ kurmasını sağlar ve hikayeye derinlik katar.

4. Story is about thoroughness, not shortcuts.

“Hikaye derinlik hakkındadır, kestirme yollar değil.” Hikaye yazarken detaylara önem vermek ve her unsuru özenle işlemek gerekir. Kestirme yollar, hikayenin kalitesini düşürebilir ve izleyicinin ilgisini kaybetmesine yol açabilir. Derinlik, hikayeye inandırıcılık ve zenginlik katar.

5. Story is about the realities, not the mysteries of writing.

“Hikaye yazmanın gizemleri değil, gerçekleri hakkındadır.”Hikaye yazmak, belirli tekniklerin ve becerilerin bilinmesini gerektirir. Bu, yazmanın gizemli veya mistik bir süreç olduğu yanılgısından uzaklaşarak, gerçekçi ve pratik yaklaşımlarla hikaye oluşturmayı teşvik eder.

6. Story is about mastering the art, not second-guessing the marketplace.

“Hikaye sanatı ustalıkla yapma hakkındadır, piyasa tahmini değil.”Hikaye yazarken piyasayı tahmin etmeye çalışmak yerine, sanatı ve zanaatı ustalıkla icra etmek önemlidir. Yaratıcı süreç, piyasa trendlerine göre şekillendirilmemeli, özgünlük ve sanatsal bütünlük ön planda tutulmalıdır.

7. Story is about respect, not disdain, for the audience.

“Hikaye izleyiciye saygı hakkındadır, küçümseme değil.”İzleyiciye saygı duymak, onların zekasına ve duygularına değer vermek demektir. İzleyiciyi küçümsemek, hikayenin etkisini azaltır ve izleyiciyle bağ kurulmasını engeller. Saygı, izleyiciyle güçlü bir bağ kurmayı sağlar.

8. Story is about originality, not duplication.

“Hikaye özgünlük hakkındadır, kopyalama değil.”

Özgünlük, hikayenin benzersiz ve unutulmaz olmasını sağlar. Kopyalama ise yaratıcı süreci baltalar ve hikayenin sıradanlaşmasına yol açar. Özgün hikayeler, izleyiciye yeni ve farklı deneyimler sunar. Bir tane de bizim yazarlarımızdan birinin konuya dair görüşlerini alalım:

Mahmut T. Öngören’den Senaryo Özellikleri4

Bir senaryo yazarında film bilgisinden başka şunlar bulunmalıdır:

1. Yazar düşüncelerini sözle, ama daha çok görüntü ile anlatmasını bilmelidir.

2. Hayal dünyası geniş olmalıdır.

3. Dramatik olayları yakalamasını ve belirtmesini iyi bilmelidir. 

4. Hikayeyi sinemanın özelliklerinden ve üstünlüklerinden yararlanarak anlatmasını bilmelidir. 

5. Çevresiyle ve toplumla ilgili çok yeterli bir gözleme sahip olmalı ve bu gözlemini senaryodaki hikayede kullanabilmelidir. 

6. İnsanları, insanların davranışlarını, insanların duygularını ve tepkilerini iyi bilmeli ve bunları yansıtırken psikolojik durumların ortaya çıkmasını sağlamalıdır.

Kaynakça

  1. Senaryo Yazımının Temelleri, Syd Field, Alfa Yay., Haziran 2013, 1. Basım ↩︎
  2. İzdüşüm Yay., Özgün adı On Screen Directing, 1.basım, Kasım 2013, Yayına Hazırlayan İbrahim Şener.) ↩︎
  3. Story, Robert McKee, Regan Books, 1997, s.3-9 ↩︎
  4. Senaryo Yazma Tekniği, Mahmut T. Öngören,  Güney Yayınları, 1976, s.17 ↩︎

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top