Hayatımız Roman Olur Mu?

Tembellik Yasası: Bana İlişmeyin

OBLOMOV

İvan Gonçarov’un ilk defa 1859 yılında yayımlanan ikinci romanında Oblomov karakteri, tembelliğin, resmedilmiş hâli… 19. yüzyıl Rus edebiyatından sembolik bir karakter olan Oblomov, önemli kararlar vermekten ve kayda değer hareketler yapmaktan aciz genç ve cömert bir soyludur. Hayatı tembellik üzerine kuruludur. Roman boyunca odasını ve yatağını nadiren terk eder. İlk 50 sayfada sadece yatağından bir sandalyeye geçmeyi başarır. Kitap kim olduğu bilinmeyen bir kaynak tarafından Rus entelektüel kesiminin bir eleştirisi olarak düşünülmüştür. Günümüzde dahi “Oblomov” kelimesi Rus coğrafyasında tembelliği anlatan bir sıfat haline gelmiştir.

Konuya bu meşhur roman karakteriyle başlama sebebim, hayatında kayda değer hiç bir şey olmayan, ömrü tembellikle geçmiş bir insanın bile hayatının roman olabileceği ve hatta üzerinden 150 yıl geçmiş olmasına rağmen tüm dünyada okunmaya devam edebildiğini anlatmaya çalışmaktır. Bazı hayatlar vardır ki baştan sona serüven doludur. Ancak bu başlı başına yeterli olsaydı bu tarz insanların hayatlarını anlatan film veya dizilerin tamamının başarılı olması beklenirdi. Bazen bu türde hikayesi olan bir filmin senaryosunun ne kadar kötü yazıldığını görüyoruz. Önemli olan neyi anlattığımızdan çok nasıl anlattığımızdır… Bu romanlar için de film senaryoları için de geçerli bir durumdur.

Senaryo, roman ya da başka türde eser yazan birisi konu bulmakta güçlük çekiyor ise en bildiği konu olan kendi hayatından işe koyulabilir. Unutulmasın ki “Her hayat yazılmaya değerdir.”

“Hayatımız Roman Olur Mu?” için 2 yorum

  1. M. Kömürcü

    Gerçekten de önemli bir noktaya temas etmişsiniz. YouTube’da tüm videolarınızı izliyorum. Buradaki yazılarınız da çok değerli. Daha fazla yazmanızı da ayrıca bekliyorum.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top